Ev aksesuarları sanatçısı insan çevresinden kopmaya mahkum edilirse kısırlaşır. Eseflerini korkusuzca sunabileceği belirli sayıdaki aksesuarlar, bir zaman gelir sayıca artabilir de. Böylece kendi gücüne göre, zaman içinde kabul görür, halk tarafından benimsenir ve yaşadığı devrin kültürünün bir parçası haline gelir. Tasarımcıların sözünü ettikleri bütünleşme süreci böylece tamamlanır.
Ev aksesuarları sanatçısı eserini ilk kez sunacağı, belirli sayıdaki insanları bile dikkatle seçmelidir, bu seçim en uygun bir şekilde yapılmalıdır. Vazo sanatçısının çoşku ve duyguları bireyseldir — sinir organizmasından farklı bir duyarlılıktır, kendisine tam bir doyum sağlayabilir — fakat kendi dışındakilere, sayısı az yada çok, belirli bir insan topluluğuna ulaşmak isterse, modern topluluklardaki kollektif motiflere karşı duyulan orta duygu türünden bir alışveriş içine girmek zorundadır. Modern dünyada böylesine dinsel bir birlikle birbirine bağlı insanlar bulunmadığından kollektif ruhsallık da yoktur. O halde salon aksesuarları tasarımcısı, böyle bir duygunun yerine başka bir şey koymalıdır. Bazı batıl inançlar kullanılabilir, fakat bir idealizm biçimi aramak daha doğrudur.
Bütün bu süreçlerde ev dekorasyonu sanatçısı bir yarışma içine giriyor. Üstelik yalnızca dış ideolojik motifle estetik duyarlılıklarını bağdaştıran kendi teknik sorunuyla da uğraşıyor. Fakat güvenceli bir dış dünyada yaşamım sürdürmeye yarıyan ücret sorununa yönelik işçilik en ağır biçimde söz konusu olmuyordu.
Denebilir ki süs eşyaları, giderek sanatçının serbest piyasada satma durumunda ya da satmak isteğinde olduğu bir vazo haline dönüşmüştür. Bu durumda aksesuarın üzerine konan fiyat zengin bir kişinin ödeyebileceği fiyattır.
Bu demektir ki sanat eseri yalnızca mal haline gelmekte kalmayıp lüks bir üretim de olmuştur. Üretilmiş lüks bir dekoratif eşyayı ısmarlama ya da satın alma, kazanç işini başarılı bir meslek haline getiren ya da aileden zengin ve halk tüketimini denetim altında tutanların işidir.
Her zaman istisnalar olmakla birlikte, açıkça kabul edelim ki bu gibi alıp satan insanların bir engel kural olarak her türlü duygusallıktan ve zevkden uzak, hem bayağı hem de bön oldukları ortadadır. Onları, hayal gücüne dayalı yaratma için gerekli olan beyinsel melekeleri durmuş kişiler olarak tanımlayabiliriz. Onlar hareket ve iş adamlarıdır. Rönesans günlerinde ve sonraki zamanlarda sanat tarihi, aksesuar sanatçısı ve patronlar arasında beliren trafik, anlaşmazlık örnekleriyle doludur.